Davutpaşa Kampüsü’nün yeşil papağanları🐦 Birçok rivayete konu oluyor. Asıl vatanları Hindistan’dan nasıl Davutpaşa ve İstanbul’a geldiği açıklanamıyor. Bir rivayete göre boğazdan geçen bir gemiden kaçtıkları ve kampüse ve korulara uyum sağladıkları belirtiliyor. Uzmanlar ise bu türü istilacı olarak tanımlıyor ve her geçen gün sayılarının arttığını belirtiyor. Yeşil papağanlar; kargalar ve sincaplarla verdiği mücadeleyi yeniyor ve hem yuvalarına hem yemlerine ortak oluyor. Davutpaşa Kampüsü’nde sık sık görüyoruz.
YTÜ Davutpaşa Kampüsü’nde Burak Mutlu fotoğrafladı.
Yeşil Papağanlar Hakkında Bilgi
Yeşil papağan veya halkalı boyunlu paraket[1] (Psittacula krameri), papağangiller (Psittacidae) familyasına ait bir kuş türü. Papağanlar, yeşil tüylere ve kırmızı renkli gagalara sahiptir ve bütün Psittacula türlerinde olduğu gibi eşeysel dimorfizm gösterirler.
Yeşil papağanlar göç etmezler ve yerli yayılımları Hint altkıtasını ve Afrika’nın Sahel bölgesini kapsar, ancak bir egzotik tür olarak Avrupa ve diğer bölgelere de yayılmışlardır. Kuşlar ayrıcı popüler br ev hayvanı olup konuşmayı öğrenebilirler. Türün bilimsel ismi, Avusturyalı doğabilimci Wilhelm Heinrich Kramer’e ithafen verilmiştir.
YTÜ Davutpaşa Kampüsü’nde Burak Mutlu fotoğrafladı.
Uzmanlar: İstilacı Tür
Yemyeşil tüyleri, kırmızı gagalarıyla sevimli bir görüntüye sahip yeşil papağanların sayıları İstanbul’da gün geçtikçe artıyor. Uzmanlar ise istilacı olduğu belirtilen bu türlerin yaşam alanlarını tehdit ettiği diğer hayvanlar için tehlikeli olduğunu söylüyor.
Türkiye’ye nasıl geldiği kesin olarak bilinmeyen ve hakkında pek çok rivayet bulunan yeşil papağanların sayısının arttığını ifade eden İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Yabani Hayvan Hastalıkları ve Ekolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Özsoy, “İstanbul’da iki türü var. İkisi de bakıldığında yeşil papağan gibi gözüküyor. Biri daha büyük ‘İskender’ papağan. Türkiye’ye ve Avrupa kıtasına nasıl geldiği çok bilinmiyor ama daha çok ticaret, nakil sırasında kaçarak geldiği ya da insanların evlerinde besleyip de dışarı kaçırdığı hayvanların uyum sağladığı düşünülüyor. Güney Akdeniz ve İstanbul bölgesinde iklim yavaş yavaş ılıman olmaya başladı. Bunlar da çok rahat bir şekilde ortam bulup çoğaldılar” dedi.
Dışarıdan bakıldığında oldukça sevimli gözüken bu papağanların hiç de masum olmadığını belirten Prof. Dr. Özsoy, “Güzel gibi gözüküyorlar ama diğer türlere zararları var. İstilacı türler bunlar. Özellikle karga, güvercin, sincap gibi ağaçlarda beslenen hayvanların hem yuvalarına hem de yemlerine ortak oluyorlar. Onlarla mücadeleye giriyorlar. Oldukça mücadeleci hayvanlar. Tahmin ediyorum ki onlar güçlü çıkıyorlar, çünkü sayıları gün geçtikçe artıyor. Eskiden sadece Gülhane parkında, Florya ormanında vardı ancak şimdi her yerde görmek mümkün. Yemlerini yedikleri, yuvalarına zarar verdikleri hayvanlar ise tehlike altında. Bu kuşlarla ilgili sayımlar olmalı. Ne kadar var hangi hayvanların yaşam alanlarını kısıtlıyorlar Bütün bunlara bakmak lazım ama çok araştırma olduğunu düşünmüyorum ifadelerini kullandı.
Adaptasyonlarının çok güçlü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özsoy, “Aslında anavatanları Hindistan, Pakistan, Afganistan gibi Güney Asya ülkeleri. Avrupa’nın pek çok ülkesinde de görülmeye başladılar. Ağaçlardan düşen kestanelerle, tane yemlerle, meşe palamutlarıyla, insanların bıraktığı artıkla besleniyorlar. Rahatlıkla adaptasyon sağladılar ve çoğalıyorlar. Bu bize küresel ısınmayı gösteriyor. Eskiden İstanbul’da çok daha fazla kar yağardı, kışlar daha sert geçerdi. Şimdi sıcaklıklar sıfırın altında çok az düşüyor. Bu da onların adaptasyonunu kolaylaştırıyor” diye konuştu.