Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazate’de yayımlanan Atama Kararlarına göre 16 üniversiteye rektör ataması gerçekleştirildi
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Tamer Yılmaz atandı
.
Birim: Gemi inşaatı ve Denizcilik Fakültesi
Bölüm: Gemi Inşaatı ve Gemi Makinaları Mühendisliği
EĞİTİM BİLGİLERİ
-
1994 – 1998 Doktora
İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Türkiye
-
1991 – 1993 Yüksek Lisans
Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Gemi İnşaatı Müh. Prog., Türkiye
-
1987 – 1991 Lisans
Yıldız Teknik Üniversitesi, Makine Fakültesi, Gemi İnşaatı Ve Gemi Makineleri Mühendisliği, Türkiye
PROF.DR. TAMER YILMAZ’IN HÜRRİYET İLE DAHA ÖNCEKİ RÖPORTAJI
Kendisini “Havada, karada, denizde mühendisim” diye nitelendiriyor Prof. Dr. Tamer Yılmaz. Ama, yaşamının büyük kısmı eğitim dünyasının içinde geçti. Meslek lisesinin ardından lisansını gemi mühendisliği, yüksek lisansını otomobil mühendisliğinde ve doktorasını uçak mühendisliğinde yaptı. Çevresinde üniversiteyi kazanan tek meslek liseli olan Yılmaz, kazandığı üniversiteyi de dereceyle bitirince kariyerini akademiden yana kullandı. Düzenli, çalışkan olmak ve istikrar çok önemli. Ayrıca cesaret ve güçlü iletişim de başarıda önemli bir etken olduğunun altını çiziyor.
Meslek lisesinden, rektörlüğe uzanan bir yaşam öykünüz var.
Evet. 1987’de Maçka Meslek Lisesi Makina Bölümü’nü dereceyle bitirdikten 20 yıl sonra Rektör yardımcısı olarak görev yapacağım Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı Mühendisliği’ne girdim. Mezuniyet sonrası burada asistanlık yaptım. 1987’de girdiğim üniversite macerası 32 yıldır kesintisiz devam ediyor.
– Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörlüğü yaptınız.
2013-2018 yılları arasında Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) Rektörlüğü görevini yürüttüm. Hem eğitim hem de ar-ge ve inovasyon alanında önemli atılımlar gerçekleştirdik. Üniversiteyi, ‘Yenilikçi ve Girişimci Üniversiteler’ indeksine sokmayı başardık, Türkiye’de ilk kez üretimin kalbi organize sanayi bölgesinde yer alan teknoparkını kurduk, yüksek bütçeli ulusal ve uluslararası proje fonlarının üniversiteye gelmesini sağladık. Üçüncü nesil üniversite kavramını daima proaktif olma mottosuyla hayata geçirdiğimiz verimli bir 5-6 yıl geçirdik Gaziantep’te.
– Eğitim yolculuğu nasıl başladı?
Yıldız Teknik Üniversitesi ve Hasan Kalyoncu Üniversitesindeki görevlerim boyunca eğitimin hep içinde ve her kademesinde bulundum. Öğretim üyeliği, rektör yardımcılığı ve rektörlük yaptım. Yaklaşık 10 bin öğrenci ile birebir görüşüp kariyer danışmanlığı mentörlük yapma şansı yakaladım. Bu nedenle öğrencilerin nabzını iyi tutabildiğimi düşünüyorum. Son 6 yıldır da k12’lerle ilgilenme şansı buldum. NUN okulları yönetim kurulu görevim ve eğitim fakülteleri ile yakın çalışmam nedeniyle ilk ve orta öğretimi de yakından tanıdım. Yani anaokulundan doktoraya kadar eğitimin her aşamasında halen aktif olarak çalışıyorum. Bilgi ve tecrübemi sektöre ve ülkemizin geleceği olan gençlere sunmaya gayret ediyorum.
– Meslek lisesinden profesörlüğe, rektörlüğe kadar yükseldiniz. Nasıl başardınız?
Mesleki ve teknik liseler ara eleman yetiştirmek üzere önemli bir boşluğu dolduruyor. Sanayimiz üniversite mezunları kadar ve belki de daha da fazla meslek lisesi ve meslek yüksek okulu mezunlarına ihtiyaç duyuyor. 30 yıl öncesinde meslek lisesinegitmek ve hayata erken atılmak ve katma değer üretmek üzere gençliğimizde bir motivasyon vardı. Ama günümüzde bu denge meslek liseleri aleyhine bozuldu, bugün çok değerli bu liselerimiz maalesef öğrenci bulamıyor. Maçka Meslek Lisesi’ne başladığım zaman bu okul Türkiye’de en yüksek puanla öğrenci alan okullardan biriydi. Fen Lisesi’ne hazırlanır gibi sınava hazırlandığımı hatırlıyorum. Meslek lisesinde atölye çalışmaları, ekip çalışmaları ve problem çözme kabiliyetleri en önemli kazanımlarından biridir. Bunu tüm hayatım boyunca kullandım. Tabii ki üniversiteye girmek meslek liselerinden çok zordu, katsayı problemi yokken bile bu çok az sayıdaki öğrenci için mümkün olabiliyordu.
– O dönemde üniversiteyi kazanan tek öğrenciymişsiniz.
Evet. Kendi dönemimde üniversiteyi kazanan tek öğrenciydim. Düzenliydim, yazmayı severdim. Sürekli not alır, aldığım notları tekrar yazardım. X nesli işte. Görev adamı ve çalışkan olmak zorundasınız. Üniversitede analitik düşünme yeteneğimin olduğunu fark ettim. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden de bölüm birincisi olarak mezun olduğum için asistanlık teklifini bölüm başkanından aldım. Akademik kariyerin benim için uygun olduğunu çok fazla sayıda makale ve yayın yapınca anladım. En çok yayın yapan ve atıf alan akademisyenler arasında yer aldım.
– Yükseköğretim içindesiniz, ancak, şimdi k12’de görev yapıyorsunuz. Bunun size kazandırdıkları neler?
Eğitime bütüncül bakma anlayışını kazandım. Eğitim bir zincir ve aslında zincirin en zayıf halkası kadar güçlüsünüz. Üniversiteler k12’den gelen öğrenci kalitesinin yeterliolmadığını savunurken, k12’ler de üniversitelere gönderdikleri çok başarılı öğrencilere üniversitelerin cevap veremediğini savunuyor. Ben anaokulundan doktoraya kadar eğitimin her aşamasını deneyimledim ve hepsinin kendine göre bir felsefesinin ve amacının olduğunu bazen bunların birbiriyle örtüşmediğini gördüm. O nedenle Milli Eğitimin ve YÖK’ün mutlaka birlikte düşünme pratikleri yapması gerektiğini düşünüyorum.
CESARET VE GÜÇLÜ İLETİŞİM DE BAŞARININ ANAHTARI
Düzenli, çalışkan olmak ve istikrar çok önemli, hangi başarılı insanla konuşursanız bunu mutlaka duyarsınız. Ama ben bunun üzerine cesaret ve güçlü iletişimi de ekliyorum. Bu özellikleri mümkün olduğunca çok okuyarak daha fazla gözlem yaparak ve kendi disiplinim dışında farklı alanlarda kendimi geliştirerek korumaya çalışıyorum.
EN GENÇ PROFESÖRLERDEN BİRİYİM
36 yaşında en genç profesörlerden biriydim, rektör yardımcısı oldum. Üniversitenin tüm kademe ve öğrencileri daha fazla tanıma ve yöneticilikte kendi yorumumu yansıtma şansı buldum. Bunu yenilikçi ve proaktif olarak tanımlıyorum. Farklı düşünme ve rakiplerinin ne düşündüğünü önceden tahmin ederek onlar harekete geçmeden karşı hamleyi yapmak şeklinde tarif edebiliriz. Bu yönetim anlayışını Türk Loydu başkanlığı döneminde ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörlüğü ve NUN okulları Genel Müdürlüğü görevlerinde de sürdürdüğümü düşünüyorum.
YENİLİKÇİ OLUN
Üniversitede en önemli kazanımlardan biri yenilikçilik. Bu aynı zamanda bir liderlik özelliği. Hangi mesleği yaparsanız yapın mutlaka yenilikçi olmak zorundasınız aksi takdirde çok sıradan bir takipçi olursunuz. Aynı zamanda karar verme ve sorumluluk alma kazanımı da gerekli. Kulüplerle, projelerle, girişimcilik maceraları ile bunu mutlaka yapsınlar. Problem çözme yeteneği de önemli, üniversite bunu kazanmak için son şansları, ürkek, çekingen ve sorunlardan kaçarak okumak yerine çözüm üretmek için her fırsatı değerlendirsinler. Unutmayın sadece derslere girmekle üniversiteli olunmaz.
ÇOCUKLARA SORGULAMAYI ÖĞRETMELİ
Çocuklara verilmesi gereken en önemli şeyler sorgulama, araştırma, özgür düşünme yeteneği ve bundan keyif almalarıdır. Bunlar olmadan öğretilen hiç bir bilgi kalıcı ve faydalı olmayacaktır. Anne babalar çocukların mutlaka anadil kullanımına önem versinler. Her çocuk anadilini çok iyi kullanmalı ve kendi düşüncelerini bariyersiz ifade edebilmeli. Sonra matematik, İngilizce ve kodlama veya tasarım dilini öğretsinler.
GENÇLER, BİRAZ KENDİNİZİ ZORLAYIN
Kariyer yolcuğu uzun soluklu bir macera. Bazen hayal ettiğin kariyere ulaşamazsın ama senin için çok daha başarılı bir konumda kendini bulabiliyorsun. Meslek lisesini bitirmek ve hemen bir iş bulup çalışmak vardı amacımda ama gördüm ki ben üniversiteye gidip orada kariyerimi bir üst aşamaya çıkarabilirim. Üniversiteye gemi mühendisi olmak gemilerde çalışmak için girdim ama gördüm ki akademisyen olmak beni daha çok mutlu edecek. Akademisyen olarak en üst pozisyona yani profesörlüğe çok genç yaşta ulaşınca bunu yöneticiliğe evriltmem gerektiğini anladım. Gençler kendilerini biraz zorlamalı. Bir kasın gelişmesi için onu yedi kat zorlamak lazım… İnsanın başarılı olmasında karşısına çıkan olumsuzlukların birer eksiklik değil, başarıya ulaşmasında birer basamak olduğunu düşünüyorum.
ELİMDE SİHİRLİ DEĞNEK OLSA OKULLARI DEĞİŞTİRİRDİM
Elimde sihirli değnek olsa okulları değiştirirdim, dört duvar ve sınıflardan oluşan binalar yerine daha keyifli mekanlara dönüştürmek isterdim. Öğretmenlerin, üniversitedeki akademisyenlerin içine bolca sevgi, aşk ve tutku koymak isterdim. Eğitim sistemini değiştirmek en büyük amacım olurdu. Sınavlarla öğrencileri birbiri ile yarıştırmak ve sıralamak yerine her bireyin kendini gerçekleştirmesi için potansiyelini ortaya çıkaran bir model getirmeyi arzulardım. Aileleri değiştirmek isterdim, çocukları ile fazla uğraşmak yerine hayatlarında tutkuyla yapabilecekleri başka şeyler verirdim. Çocuklarına kendi eksikliklerini tamamlama rolünü biçmelerine engel olurdum. Sosyal medyada veya platformlarda kendi ve çocuklarının başarıları ile övünmelerini engellerdim.
KİMDİR?
Prof. Dr. Tamer Yılmaz, İstanbul’da 1970’de doğdu. 1991’de Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Belçika Von Karman Enstitüsü’nde yüksek lisans, 1993-1998 arasında İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Mühendisliğinde doktora yaptı. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde 2008-2013 Yılları arasında rektör yardımcılığı, Teknopark Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. 2011-2013 arasında Türk Loydu Başkanlığı, Türkiye Savunma Sanayi ve Türkiye Denizcilik Meclisi üyesi oldu. 2013-2018 arasında Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörü oldu. 2017 Yılından itibaren NUN okulları yönetim kurulu üyeliği görevini devam ediyor. YTÜ Gemi İnşaatı Mühendisliği bölümünde öğretim üyesidir.
Kaynak: https://www.milliyet.com.tr/siyaset/son-dakika-cumhurbaskani-erdogan-imzaladi-16-universiteye-rektor-atamasi-6281581